NEDEN PARFÜMÜM UZUN SÜRE KALICI OLMUYOR?
- Ebru Piroglu Durgut
- 19 Haz
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 30 Haz
Neden parfümüm uzun süre kalıcı olmuyor?
Parfümeriyi öğreninBu, parfümeri dünyasında belki de en çok sorulan sorulardan biri. Ancak, tüm önemli sorular gibi bunun da cevabı karmaşıktır.
İşte bir kokuyu istediğiniz kadar uzun süre alamamanızın beş nedeni:
1. Koku yorgunluğu: Beyniniz kendi kokunuza karşı “körleşiyor”
Sinir sistemimiz – yani vücudumuzun kontrol merkezi – tekrar eden uyarıcılara karşı duyarlılığını azaltacak şekilde evrimleşmiştir. Geçmişte bu durum, hayatta kalabilmemiz için önemliydi. Yeni bir koku, görüntü, doku ya da tatla karşılaştığımızda ilgimizin artmasının nedeni de budur. Vücudumuz “bir dakika, bu yeni, nedir acaba?” der.
Kokular söz konusu olduğunda, bu durum algımızı kaybettiğimiz anlamına gelir. Eğer her gün aynı parfümü kullanıyorsanız, etkisinin zamanla azaldığını ya da gün içerisinde kaybolduğunu düşünebilirsiniz. Tıpkı evinizin kokusunu artık alamamanız gibi – oysa başkaları eve girdiğinde hemen algılar.
Boynunuza sürdüğünüz parfümde de aynı durum geçerli. Burnunuz ve beyniniz bu kokuya alışır. Hatta kokuyu tamamen kaybetmiş gibi hissedebilirsiniz. Ama merak etmeyin, oradadır – hatırladığınız haliyle – ve diğer insanlar sizin üzerinizdeki kokuyu sizden çok daha fazla hissederler çünkü onlar buna alışmamıştır.
Parfümünüzü artık alamıyorsanız, bileklerinize veya burnunuza daha uzak başka bir bölgeye sıkmayı deneyin. Bu küçük değişiklik hem kimyayı hem de algınızı değiştirebilir. En azından hareket ettikçe gelen taze bir esinti sizi şaşırtır ve kokuyu yeniden hissetmenizi sağlar.
NEDEN PARFÜMÜM UZUN SÜRE KALICI OLMUYOR?
2. Parfüm tercihleriniz: Tercih ettiğiniz parfüm tarzı kalıcılığı belirler
Parfümörler sıkça “koku piramidi”nden bahseder ve bu boşuna değildir. Çünkü iyi bir parfümün yapı taşlarını bu piramit oluşturur. Ama neden mi? Çünkü bu piramit, kokuların zamanla nasıl evrildiğini gösterir. Çoğu parfüm bileşeni uçucudur; yani kalıcı değildir.
Parfümler, kokuların hissedilebilmesi için uçucu bileşiklerle (VOC - uçucu organik bileşikler) oluşturulmak zorundadır. Bu da demektir ki, parfümünüz zamanla buharlaşacaktır. Ancak her molekülün buharlaşma süresi farklıdır!
En uçucu olanlar, taze kokan narenciye, aromatik ve yeşil notalardır. Bu üst notalar genellikle 30 dakikaya kadar ciltte kalır.
Kalp notaları – bir parfümün temelini oluşturan kokular – yaklaşık bir ila iki saat arası kalır. Bu dönemde genellikle yumuşak çiçekler, baharatlar ve bazı gourmand (tatlımsı) kokular baskındır.
Son olarak, baz notalar vardır. Bunlar sandal ağacı, sedir ağacı gibi odunsu; vanilya, labdanum, günlük gibi amber notalarını içerir.
Eğer bu derin kokuları seviyorsanız, parfümünüz muhtemelen ortalamanın üzerinde kalıcılık sağlar. Bu tarz kokuların başkaları üzerinde güçlü bir etkisi olur. Çoğu zaman gün boyu kalabilir, en azından birkaç saat etkili olur.
Öte yandan, taze, narenciyeli ve çiçeksi kokuları seviyorsanız, parfümünüz daha az kalıcı olur ve gün içinde tekrar tekrar sıkmanız gerekebilir.
Tabii bu, tamamen kişisel tercihlerle ilgilidir. Cilt kimyanız da her bileşenin nasıl davranacağını ve ne kadar kalıcı olacağını belirleyen önemli bir etkendir. Çok kuru ya da çok yağlı ciltler, kokunun kalıcılığını her halükarda azaltabilir.

3. Ekstrakt vs Eau de Parfum vs Eau de Toilette: Konsantrasyon farkı
Daha güçlü konsantrasyonlu bir parfüm almak, parfümünüzün kalıcılığını artırmanın en kolay yollarından biridir.
Bir ekstraktla Eau de Toilette’i karıştırmak sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Peki bunların farkı neydi?
Parfümünüz esasen iki ana bileşenden oluşur – koku konsantresi + alkol.Alkol kokusuzdur, esas kokuyu “konsantre” sağlar. Konsantre, tüm bileşenlerin en saf halini içerir. Parfümde ne kadar çok konsantre varsa, o kadar yoğun ve kalıcı olur. Parfümler genellikle şu kategorilerde satılır:
Eau de Toilette (EdT): En az yoğun olan – %10-12 civarı konsantrasyon
Eau de Parfum (EdP): Daha yoğun – %20-25 civarı
Extrait de Parfum (Ekstrakt): En yoğun – %25 ve üzeri
Bu formatlar, sadece kalıcılığı değil, fiyatı da etkiler. En pahalı olan ekstraktlardır. EdT’ler en uygun fiyatlıyken, EdP’ler hem fiyat hem performans açısından en çok tercih edilen formdur.
4. Kısmi Anozmi: Bazı içeriklere karşı hassasiyet eksikliği olabilir
Anozmi – yani koku körlüğü.
Çoğu insan için bu durum kalıcı değildir. Kalıcı anozmisi olan biri için koku bir kavramdan ibarettir; hiçbir şeyi koklayamazlar. Ancak son birkaç yıl içinde hepimiz bu durumu geçici olarak deneyimledik – özellikle COVID-19 döneminde.
Bazı insanlar kısmi anozmi yaşar, yani bazı kokuları ya da parfüm bileşenlerini algılayamaz. Bu tamamen burnunuzun yapısıyla ve bilimle ilgilidir. Özellikle misk, odunsu ya da amberli içeriklerde bu durum yaygındır.
Bu yüzden parfümörler, birden fazla misk molekülü (örneğin: galaxolide, muscenone, habanolide) kullanır – umarlar ki kullanıcı bunlardan en az birini hissedebilir.
Ambroxan, Iso E Super gibi amber-odun notaları da bazı insanlar için görünmez gibidir, ama başkaları için çok baskın olabilir.
Bazı içeriklere karşı bu körlük zararlı değildir. Ancak farkında olmak iyidir – yoksa “ben kokuyu alamıyorum” diyerek aşırıya kaçabilirsiniz, farkında olmadan başkalarını bayıltabilirsiniz.
5. Cildiniz: Kimyasal yapınız kokunun davranışını değiştirir
Cildimiz vücudumuzun en büyük ve en karmaşık organıdır. Ve ona neler neler yapıyoruz... Parfüm söz konusu olduğunda, cilt tipimize bir göz atmak gerekir. Normal, kuru ya da yağlı cilt fark etmeksizin, hepsi kokunun kalıcılığını etkiler.
Çevresel faktörler, cildimiz ve dolayısıyla parfümümüz üzerinde büyük etkiye sahiptir. pH seviyesi, hormonlar, beslenme alışkanlıkları, hava durumu, nem oranı… hepsi belirleyicidir.
Yağlı cilt, uçucu üst notaları daha uzun süre tutar. Çünkü ciltteki ekstra nem, kokunun buharlaşmasını geciktirir.
Kuru cilt, tam tersini yapar. Ve genelde, kuru cilt parfüm kalıcılığı açısından kötü haberdir.
Eğer cildiniz kuruysa, parfüm sıkmadan önce kokusuz bir nemlendirici uygulayın. Bu, kokunun cildinizde daha uzun süre kalmasını sağlar.
pH seviyesi, en önemli etkendir. Çoğu insanın cilt pH’ı 4.5 ile 6.2 arasındadır (0: asidik, 14: alkali). Cildiniz asidikse, parfüm daha hızlı buharlaşır. Alkali olsa bile, pH seviyesi genel olarak kokunun davranışını etkiler.
Parfüm alışverişinizde işinize yarayacak küçük bir kontrol listesi:
Cilt tipinizi bilin: Kuru cilt, kokuların daha az yoğun ve kısa süreli olmasına neden olur.
Denemeden almayın: Bir parfümü almadan önce mutlaka cildinizde test edin. Kağıtta ya da başkasında harika kokan bir parfüm, sizde aynı etkiyi yaratmayabilir.
Doğal parfümleri düşünün: Doğal parfümler, sentetiklere göre ciltle daha karmaşık bir etkileşim kurar. İçeriklerinde çok sayıda molekül bulunduğundan, zamanla değişen bir koku deneyimi sunarlar – tıpkı doğanın kendisi gibi.
Comments